22 Mart 2014 Cumartesi

Bir Murakami Klasiği Daha

    Bu yılı ben Haruki Murakami yılı ilan ediyorum kendi adıma. Kendisi favori yazarlarım arasına direkt Top 10'dan giriş yapmıştır. Bugün ki bahsedeceğim kitabı ise "Zemberekkuşunun Güncesi
Murakami'nin okuduğum kitapları içerisinde beni en zorlayanı buydu. Çok fazla birbirine geçen olaylar ve gerçek ile hayal arasında gidip gelmeler hikayeye sürekli girip çıkan karakterler. Açıkçası takip etmesi zor bir roman ama yazarın öyle bir dili var ki çok iyi resmediyor romanı. Bahsedilen her şey o kadar akıcı gözünüzün önüne geliyor ki ister istemez etkileniyorsunuz. Bir çok türde çok fazla roman okumuşumdur yüzlerce karakterle tanışmışımdır ama çok az yazar karakteri her şeyiyle gözünün önüne getirebiliyor.
Zemberekkuşunun Güncesi gerçekten farklı bir kitap hani spoiler vermeden konusunu nasıl anlatsam diye düşünüyorum. Diğer yazılarımı okuyanlar bilir spoiler konusunda oldukça hassasımdır okuyucuyu asla şaşırma zevkinden mahrum etmem. Kısaca bir tanıtacak olursam; Toru Okada eşi Kumiko ile sessiz sakin bir yaşam sürdürmektedir birbirleri dışında pek kimseyle muhatap olmayan bu çiftin kedileri Noboru Vataya'nın kaybı ile hayatları değişmeye ve çok garip olaylar yaşamaya başlarlar. 
Sembolizmin dibine vurmuş bir kitap Murakami aklına ne eserse yazmış sonra da bunları bir güzel birbirine eklemiş. Japon tarihine mi girmiyor, kadın-erkek ilişkisine mi, insanın kendiyle hesaplaşmasına mı, yalnızlığa mı, hayallere mi, fantezyaya mı ? böyle işte ne diyim.
Daha önce Murakami'yi hiç okumadıysanız başlamak için doğru bir kitap olmayabilir. Ama eğer bu dahi adamın dilini ve anlayışını sindirmişseniz kesinlikle okumanız gereken bir kitap.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder