27 Haziran 2014 Cuma

Lee Min Ho Part 4

  Min Ho dosyamızın son partındayız. Bitirmek hiç içimden gelmediğinden hep erteledim yazmayı ama kaçış yok bitireceğim. Bu partı yazarken şu anda Lee Min Ho'yu deli özlediğimi fark ettim neyse ki şu anda film çekimlerinde bir an önce biter de biz de özlem gideririz. En temizi yeni bir dramayla dönmesi olurdu fakat şu anda bu pek mümkün gözükmüyor. Bu yazımda Lee Min Ho'nun en vasat olduğunu düşündüğüm dizisini "Faith"i sizinle paylaşacağım. Neden mi vasat senaryo o kadar ağır ve dolambaçlı ilerliyor ki izleyici ister istemez sıkılıyor. Bir de bu dizideki başrol hanımla Min ho'nun bir türlü elektriği tutmadı gibi geldi bana o yüzden çifte pek ısınamadım bu da inandırıcılığı en alt seviyeye düşürdü.
       Bu kadar olumsuzluk sayınca dizinin kötü bir yapım olduğunu düşünmeyin zevk meselesi bana hitap etmemiş olabilir ama yapım kesinlikle kaliteli üzerinde düşünülmüş ve ciddi emek harcanmış.

Dizimiz The Great Doctor adıyla da bilinmekte. Konusu ise son yıllarda oldukça popüler bir konu olan zaman yolculuğu ile ilgili sanırım Koreliler bu konuyu oldukça seviyor. Bir dönem ağa dizilerinin bizde sürüsüne bereket olması gibi bir durum sanırım. Spoiler vermeden kısaca konuyu açmam gerekirse Choi Young Goryeo hanedanlığı döneminde kralın baş muhafızıdır. Hayattaki tek amacı krala hizmet etmek ve halkın da onu benimsemesini sağlamaktır. Bildiğiniz mükemmel asker cesur, güvenilir, sadık ve yetenekli. Goryeo dönemi dedim ya oldukça karışık bir dönem bir yandan Çin baskısı bir yandan bağımsızlığını ilan etmeye çalışan bir kral ve bir çok düşman tam bu sırada kraliçe yaralanır ve onu iyileştirecek bir hekim aranır fakat o dönemde onu iyileştirecek bir hekim yoktur. Choi Young ise bu görevi üstlenir ve kraliçeyi iyileştirmek için günümüzün Seul'üne bir yolculuk yapar. Bu sırada Yoon Eun Soo en çok paranın estetik cerrahide olduğuna kanaat getirmiş,arkadaşıyla özel bir klinik açma derdindedir. Hayatında ne bir aşka ne de insanlarla etkileşime dair bir şey yoktur. Kader bu iki insanı karşılaştıracak ve doktorumuzu Goryeo zamanına götürecektir. Bundan sonra olaylar olaylar. Dizinin 24 bölüm olduğunu hatırlatır ve oldukça aksiyon sahnelerinin yer aldığını belirtirim. Tarihi dizilerden ve ya özel güçlerden hoşlananların oldukça seveceğini düşünüyorum.
Gelelim karakterlerimize;

Choi Young rolünde Lee Min Ho
Lee Min Ho'nun en farklı rolü diyebilirim bunun için daha çok sevimli aşık rollerinde gördüğümüz Min Ho'nun oldukça farklı yönlerini görmek bakımından bu rol çok çok iyi olmuş. Kılıç ve üniformayı ben acayip yakıştırdım ve çok iyi taşıdığını düşünüyorum. Choi Young çok önemli kararlar vermek zorunda olan bir adam bir yandan sevdiği kadın bir yandan gönülden bağlı olduğu kralı koruması gereken o kadar çok insan var ki ben bazı sahnelerde o kadar çok üzüldüm ve ona acıdım ki ya bir rahat bırakın çocuğu deyip durdum.

Yoon Eun Soo rolünde Kim Hee Sun


Kim Hee Sun gerçekten güzel kadın ama Min Ho ile aralarında çok bariz bir yaş farkı var. Hani bu mevzuya çok takılmam ama hani romantik komedilerde falan olunca göze batmıyor bu dizinin konseptinde açıkçası yanlış bulduğum bir karar. Yoon Eun Soo yeteneklerinin pek de farkında olmayan bir doktor. Dizi ilerledikçe bunu farkına varıyor neyseki. Zamanından yıllarca önceye zorla getirilmiş bir kadın bu yüzden çok sıkıntılar yaşıyor fakat Choi Young'a aşık olması işin rengini oldukça değiştiriyor.

Kral Gong Min rolünde Ryu Duk Hwan

Çocukluğu Çin baskısıyla geçmiş Kral olduğunda ise iç ve dış düşmanlar nedeniyle bir türlü yüzü gülmeyen bir kral. Bir de kraliçeyle olan bir ileri bir geri ilişkisi onu çoğu zaman çekilmez bir adam yapıyor. Choi Young ise dünyada en çok güvendiği insan. Gerçi bazen bu güven başlarına epeyce dert acıyor ama neyse.

Prenses No Gook rolünde Park Se Young 

Dizinin Min Ho'dan sonra açık ara farkla en hoş karakteri. Tam bir kraliçe cesur,güzel,alımlı ve kesinlikle akıllı. Bir de Kralla olan ilişkisini hale yola sokabilse kalın kafalı adam yanı başındaki bu cevheri bir fark edebilse. (Se Young şu sıralar We Got Married'de 2pm'den Woo Young ile birlikte. Konu içinde konu açtım ama fırsatınız olursa bu şirin çifti izlemeden geçmeyin derim.)

Dizilerin olmazsa olmazı kötü adamımız Gi Chul rolünde Yoo Oh Sung

Çok çok tehlikeli bir adam kendisinin bir takım özel güçleri var bu da yetmezmiş gibi kendine özel güçleri olan yandaşlar da bulmuş para da var mevki de anlayacağınız fena tehlikeli bir adam. Dizide yapmadığı kötülük kalmadı desem inanın. Safi kötülük timsali.

Dizi tek bir konu üzerinden ilerlemiyor oldukça zengin karakter hikayeleri var belki de bu kadar dolu dolu olması beni yordu. Bir de ben bu diziyi henüz yayınlanırken izlediğim için takip etmekte zorlandım siz siz olun ara vermeden izleyin.


Şöyle de hoş bir fan art'la Lee Min Ho'nun dosyasını kapatıyorum. Son yapımı The Heirs için daha önceden yazdığım yazıya bir tık tık

İşte son yılların en popüler Koreli aktörünün filmografisi bu şekilde. Şu anda yazının başında da belirtmiş olduğum gibi film çekimlerinde. "Gangnam Blues" adlı filmden ara ara ipuçları düşse de kesin bir şey yok. Heyecanla bekliyoruz bakalım. Bu arada Lee Min Ho'nun hayranları Minozlar facebookta oldukça aktifler. Eğer hala Turkish Minoz'ları beğenmediyseniz sizi sayfalarına davet ediyorum. Bu sıralar Lee Min Ho'yu Türkiye'ye getirmek için canla başla çalışıyorlar. Biraz destek fena olmaz hani ;)






12 Haziran 2014 Perşembe

Rooftop Prince

   2012 2013 yılları k dramalarda zaman yolculuklarına fazlasıyla yer verildi. Bu dizilerin başlangıcı sanırım Rooftop Prince'e dayanıyor. Her ne kadar zaman yolculuğu işi biraz sakat bir iş olsa da bunu kullanan senaristleri tebrik ediyorum cesaretlerinden dolayı. Zira bu dizi mantık hatalarıyla dolu asla ay hiç inandırıcı değil canım böyle bir şey olmaz tarzı bir cümle kurmam ama bana anlatılan dünyanın kendi içinde tutarlı olmasını beklerim. Bu dizi bunu pek başaramayarak benden hanesine olumsuz bir not aldı. Böyle olumsuz cümlelerle başladım ama dizinin hakkını vermeliyim çok çok hoş esprilere sahip bir dizi. Yer yer beni kahkaha attırırcasına güldürdü. Yani mantık hatalarını devre dışı bırakırsak sürükleyici ve eğlenceli bir dizi.

      Gelelim konusuna Veliaht Prensimiz Le Gak prensesinin katilini ararken kendini bir anda günümüz dünyasında bulur. Peşinde de 3 adamı ile birlikte Park Ha'nın çatı katında bir anda belirirler. Hikaye de böylece başlar. Dramanın cast seçimini gerçekten çok beğendim.Oyuncuların hepsi birbirinden yetenekli şimdi bu oyunculara bir göz atalım.

       Prens  Lee Gak rolünde Park Yoochun


Yaşadığı dünyadan 300 yıl sonrasına bir anda ışınlanan prensimiz ne yapacağını bilemez ona en çok koyan ise bu dünyada önemsiz bir insan olması. Her ne kadar 3 adamı sürekli ona "Majesteleri" olarak hitap etse de zamanla olaylar baya çığırından çıkıyor. Lee Gak günümüze geldiğinde reankarnesi olan Tae Yong'un yerine geçecektir ve olayla olaylar efendim.

Park Ha rolünde Han Ji Min

Dizimizin esas kızı olması dolayısıyla zavallımın başına gelmeyen kalmadı. Altın gibi bir kalbi olmasına rağmen hayat ona çok acımasız davranmış genç bir kadın. Evinin ortasından bir anda 4 adamın belirmesiyle bir anda hayatı alt üst olacaktır.

Yong Tae Moo rolünde Lee Tae Sung
           

Dizimizin kötü adamı ama bu amaçsız kötülerden. Bazı kötü karakterler vardır hayat, yaşadıkları onu bu çıkmaza sokar ama Tae Moo için ne yazık ki bu geçerli değil adam ruh hastası yapacak bir şey yok. İkilimize az çektirmedi. Tek amacı ise para yaptığı her şey hırsı yüzünden.

Hong Se Na rolünde Jung Yoo Mi

Diğer bir kötü elemanımız Se Na'yı anlamak için bir grup terapisi yapmakta fayda var. Onunda başına ne geldiyse kıskançlığından anacım Bir insan bu kadar güzel olup nasıl kötü olabilir anlamış değilim. Gerçekten Yoo Mi'yi ben çok beğenirim melek gibi yüzü var ama gerçekten iyi bir kötü oldu. Se Na ile Park Ha üvey kardeşlerdir ve Park Ha'nın başına gelen bütün kötü olayların sorumlusu aslında Se Na'dır. Tae Moo ile aralarında bir aşk ilişkisi var ama daha çok çıkara dayalı bir ilişki desem daha doğru olur.


Diziyi benim için izlenebilir kılan aslında bu 3 şirin adamdır. O kadar hoş tepkileri var ki bünyede bir paket jelibon yemişsiniz etkisi bırakıyorlar.


Minyatür oyuncakları satılsa alır başucuma koyar bakar bakar gülerim o derece tatlılar yani ve en çok güldüğüm sahnelerden biri 



Hayır onlar sapık değil sadece asansörü kabin zannedip üstlerini değiştiriyorlar. Daha neler neler yapıyorlar.


Eğer dizide başrollere ve aralarındaki ilişkiye ısınamazsam diziyi iteleyerek izlerim ya da bırakırım. Bu ikiliyi birer aşık olarak görmekten çok aralarındaki arkadaşlık ve iletişim çok çok güzeldi. İzlerken içinizi ısıtacak bir çift diyebilirim.

Son olarak dizinin ost'leri gerçekten çok başarılı. Diziyi bitirir bitirmez hemen indirmiş bulunuyorum en güzel ve en sık duyacağınız 2 ost'sini de sizinle paylaşmak istiyorum.

Benim Favorim "Hurt" solistin sesi muhteşem.

Diğer ost ise "After a Long Time" dizimizle oldukça uyumlu bir şarkı







10 Haziran 2014 Salı

Paralel Hikayeler

       Yine bir Murakami kitabı ile karşınızdayım. Bu yıl benim için Haruki Murakami yılı oldu. Kafamı onun dünyasına verebileceğimi hissettiğim zamanlarda okuduğum bir yazar. Kelimeleri, karakterleri, kurgusu o kadar farklı ki başka işlerle kafanız doluyken zevk alacağınıza inanmıyorum.

    2  gün önce bitirdiğim ve kütüphanemin en güzel köşelerinden birine yerleştirdiğim "Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu" kitabımız. Nerden başlasam diye düşünüyorum yazmaya devam ederken. Murakami adama bunu yapıyor işte. Kitabı ne kadar anlatmaya çalışsan hep eksik kalıyor. Kitap bilim kurgu fantezi ve oldukça felsefik bir kitap. Dikkatli bir okuyucu birçok kitap ve film altyapısını bu kitapta görecektir. Şöyle toparlayayım; kitap iki ayrı dünyada geçiyor. Biri Haşlanmış Harikalar Diyarı diğeri Dünyanın Sonu diye tabir edilen dünya. Kitabımızın kahramanı aldığı bir iş nedeniyle yaşlı bir profesörü ziyarete gider ve hayatının macerasına atılır. Diğer yandan paralel olarak ilerleyen diğer bir dünyadaki kahramanımız kafataslarından eski rüya tabiri yapmaktadır.Şimdi bu cümleyi okuduğunuzda hiçbir şey anlamayacaksınız farkındayım ama inanın en basit bu şekilde anlatabilirim. Bu yazarın kendine ait bir dünyası kelimleri ve karakterleri var kimin ne yapacağını asla kestiremiyorsunuz. Öyle saçma şeylerden bahsediyor ama hikayenin içinde o kadar doğal karşılıyorsunuz ki kitap bittiğinde kendinize inanamayacaksınız.



Ayraca dikkat öyle fanlığımı her yerde belli etmem lazım ;)



    En favori Murakami romanım olmasa da çok aydınlatıcı ve değişik bir deneyim oldu benim için. Seviyorum işte bu adamı.